top of page

Biyografi

İzmir Saint Joseph Lisesi’nden mezun olan Serkan Özizmir, 1990 yılında kazandığı Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde kaydını dondurarak, Bordeaux Üniversitesi “Faculté de Droit et Science Politique” ‘te bir süre hukuk okudu. 1994 yılında İzmir’e döndü ve iş hayatına aile şirketleri Selçuk Gıda’da başladı. 1995 yılında Flama U.N. Ltd Şirketi’ni kurdu ve bir Fransız firmanın temsilcisi olarak lojistik ile dış ticarette outsourcing hizmetleri yürüttü. Bu süre içinde aileyle bağlantılı şirketleri olan Seranel Tekstil, Umurlu Gıda ve CheLab firmalarında destek rolleri üstlendi; Hipokrat firmasındaki aile hisselerini devraldı. TEBA ve Saruhan Konservecilik gibi firmalarla dış ticaret alanında uzun soluklu outsourcing projeleri gerçekleştirdi. Uzun bir dönem boyunca, Avrupa merkez bankalarının darphanelerinin tedarik süreçlerini yürüttü. Kendi işinin yurtdışı operasyonları bacağında da, 1.5 sene süreyle Fransa – Marsilya’da Reitzel Misrachi firmasının lojistik bölümünü yönetti.  Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nin Mos Lojistik firmasının kuruluş aşamasında dışarıdan Genel Müdürlük görevini üstlendi.

 

Ne yapıyorum?, Neden yapıyorum?

      “…basit bir ip atlama oyunu gibi görünüyordu ama denemeleri yapmaya başlayınca işin püf noktasının zıplama değil planlama olduğunu anladılar! Defalarca farklı yöntemler denediler, ipi kimler çevirecek, aynı anda kimler atlayacak, nasıl tempo verilecek, ipi durdurmadan değişmeler nasıl yapılacak… Hazırlık süresinin daha yarısında kan ter içinde kalmışlardı! Müsabaka anı için de güçleri kalması gerektiğinin farkına vardılar….çünkü 7 takımla yarışacaklardı. Denemlerin sonunda 50’li sayılara ulaşmışlardı, müsabakada sıraları geldiğindeyse “hedefimiz 70’ler” dediler. Sonra o 1,5 dakika başladı, herkesin yüreği ağzındaydı çünkü en güçlü olacakları ilk denemede başarmaları gerektiğinin farkındaydılar… Otuzlara gelindiğinde ortada ipin içinde olanlar zıplamaktan nefes alamaz hale gelmişlerdi; yavaşça ve tek tek ipten çıktılar, yerlerine önce bir kişi geldi, sonra ona bir kişi daha eklendi. İp hala takılmadan dönüyordu ve skor 60’lara yaklaşmıştı. Sürenin son 30 saniyesine gelindiğinde büyük bir risk aldılar ve ilk atlayan üç kişiden ikisini tekrar oyuna soktular, değişme anında herkesin ödü koptu ip takılacak diye ama onu da başarıyla atlattılar. Hep birlikte saymaya devam ederlerken önce yetmiş, sonra seksen ve en sonunda DOKSAN sesleri duyuldu! Evet 1,5 dakikayı tam 97 atlamayla tamamlamışlardı!!! Geri kalan takımlardan en iyisi altmışlarda kalırken, oyunda o güne kadar yapılmış en iyi skoru da elde etmiş, yani rekor kırmışlardı! “

                İşte bu benim için bir takım mucizesi! Bizzat tanık olduğum, yaklaşık yarım saatlik bir süre içinde 7 kişinin bir araya gelerek kendi tahminlerinin çok ötesinde bir sonuca imza attıkları o güzel “kısa film”. Bunu o kadar çok gördüm ve yaşadım ki! Takım çalışması benim için adeta bir “simya” deneyi: İnsanlar bir araya geliyor, belli bir formülü -takım doğrularını- takip ederek ortak bir hedefe doğru yürümeye başlıyor ve doğru oranda sihir (coşku!) katarak demiri altına çeviriyorlar! Kendileri de dahil kimsenin ummadığı sonuçlara imza atıyor, fark yaratıyorlar. Benim kendime biçtiğim rol de bu takım çalışmasını tekrar tekrar ortaya çıkarmak, adeta bir laboratuvar gibi takım çalışmlası ortamları yaratarak her gün daha fazla insanın bu mucizeyi yaşamasını sağlamak……zira bu deneyimi bir kez yaşadığınızda bir daha hayat boyu unutmuyorsunuz. Bu başarıyı birlikte yarattığınız takım arkadaşlarınızı da…

               

bottom of page