top of page

Arılar, Karıncalar ve 7 Yaşındaki Optimistçiler: Takım Çalışmasının Çıkış Noktası


- “Dön kızımmm, dönnn”


…diye bağırıyor iskeleden antrenör, bağırmak zorunda yoksa rüzgâra karşı sesini duyuramaz ama giderek artan bir çaresizlik var ses tonunda!


Bağırdığı velet 7 yaşında bir kız çocuğu, minicik teknesinin içine oturmuş arkasına hiç bakmadan iskeleden uzaklaşıyor. Atkuyruğu arkasından sallanıyor dalgalara çıktıkça… Belli ki kendisini yanaşmaya henüz hazır hissetmemiş, bir tur daha atıp gelecek. Ama kendi istediği zaman çünkü dümen onun elinde! (Bakınız antrenörün çaresizliği 😊)


Optimist yelkenciliğe başlama teknesi. 1947’de tasarlanmış, ucuz ve kolay ulaşılabilir olması hedeflenmiş, büyük bir başarıya ulaşmış. Yüzbinlerce minik optimistçi dünyanın her yerinde denize çıkıyorlar.


Bir sonraki sahnede 3-4 tanesi iskeleye yanaşmış, şimdi teknelerini karaya çekmeleri gerekiyor. Bu veletler bizim yaklaşık belimize geliyorlar, kiloları da 30 civarı! (Ve evet pek tatlılar 😊) Tekneyi karaya çekmek antrenmanın en zorlu sınavı çünkü güçleri, bırakın tekneyi sudan çekmeye, tek başına teknenin ucunu kaldırmaya dahi yetmiyor. Kimse de onlara yardım etmiyor çünkü bu onların işi!

Sürekli "bırbırbır" konuşuyorlar. (Denizdeyken de susmuyorlar aslında)!


Dışarıdan baktığınızda son derece kaotik gibi görünüyor ama aslında değil: Tıpkı karıncalar ve arılar gibi, bizim örüntüsünü çözemediğimiz bir düzende çalışıyorlar: 3-4 Tanesi bir teknenin etrafında toplanıyor ve bir anda tekneyi karaya alıyorlar! Sonra dönüp bir diğerinin teknesini, sonra birini daha… Zorlandıklarını birkaç saniye için dahi olsa seslerinin kesilmesinden anlıyorsunuz, ama hemen saniyesinde çeneler tekrar açılıyor.


Takım çalışmasının mucizesine bu şekilde tanık olduktan sonra arkalarından baka kalıyorsunuz. Bu sefer de bir “kervan” formasyonu almışlar, treylerleri çekerek kayıkhaneye doğru uzaklaşıyorlar. (Yolda da tekneleri yıkarken hortumla su savaşı yapacaklar!)


İş günü içinde tek başımıza kaldırmaya gücümüz yetmeyen bir sürü tekne oluyor önümüzde. Peki bizim de etrafımızda bunu birlikte yapabileceğimiz bir takımımız var mı?

Optimistçi veletler denize çıkabilmek için birbirlerine yardım etmeleri gerektiğini biliyorlar. Ama bizim ofislerimizde durum aynı mı? Ortak zorluk ne kadar somutsa, takıma olan ihtiyaç da o kadar net: Karıncalar o meyve parçasını tek başlarına taşıyamıyorlar, arıların da bal yapmak için iş bölümüne ihtiyaçları var.


Küçük yelkenciler özünde bireysel bir spor yaptıklarının farkındalar. En nihayetinde yarışta birbirlerini geçmek isteyecekler, yani aslında aralarında kıyasıya bir rekabet de var. Ama o nokta gelene kadar hep birlikte bir takım hâlinde hareket ediyorlar…

Örneğin aralarından biri antrenmanda “ters kapak” olduğunda, antrenör yanlarına gelene kadar batan arkadaşlarının yakınında dönüp duruyorlar.

Batan da birkaç dakika içinde teknesini düzeltip tekrar biniyor, ama o esnada denizin bir yerinde “tek başına” olmamak çok iyi bir his!

Kısa süreliğine devrildiğimizde, hepimizin etrafında güvenilir takım arkadaşları olmasını diliyorum 😊


Σχόλια


bottom of page