top of page

NBA Fantezi Lig ve İş Hayatında Başarı


Birkaç ay önce yeni bir firmayla eğitim ve gelişim çalışmalarına başladık. Bu firmanın benim de yeni tanıştığım Ar-Ge Direktörü, ilk görüşmemizde tahtaya çizerek anlattı “…ekipteki kişinin en bilgili olduğu konu elektronik mühendisliği olabilir, ama onun kadar olmasa da mekatronikten ve malzeme mühendisliğinden de bilgi sahibi olması lazım. Hatta finans ve insan kaynaklarını da, keşke biraz da yazılım bilse…”. Mültidisipliner kariyer yaklaşımını enfes bir dille anlattı. (Yazının görselinde de kendisinin yaptığı çizimi canlandırdım)


Özelleşme alanlarındaki başarımız kariyerin tabii ki en önemli unsuru. Bir konunun uzmanı olmak, bir konuda şirket içinde ve dışında akıl danışılan, referans gösterilen kişi olmak büyük bir gurur. Ama tek başına uzmanlık, kariyer başarısı için yeterli olmayabiliyor; bu uzmanlığın yanına eklediğimiz farklı alanlar da bize büyük katkı sağlıyor.


NBA Fantezi Lig özünde bir basketbol antrenörlüğü (coach’luk) oyunu. Kendinize NBA’de oynayan gerçek oyunculardan seçilmiş bir takım oluşturuyor ve diğer takımlarla maçlar yapıyorsunuz. Oyuncular 9 temel kriter üzerinden değerlendiriliyor ve bu 9 kriter aynı zamanda sizin rakibinize karşı sayı aldığınız ya da kaybettiğiniz noktaları teşkil ediyor. Örneğin bir maçta sizin ribaund sayınız 170 iken rakibinizki 130’da kaldığından siz 1-0 öne geçiyorsunuz; top çalmadaysa onun rakamı 55 iken sizinki 40 olduğunda durum 1-1’e eşitleniyor. (Bir dostumun özendirmesiyle yeni başladım, ben de şimdilik bu kadar biliyorum!)

Oyunun püf noktası, antrenör olarak oyuncuları doğru seçmek, çünkü örneğin blok yapma konusunda tüm ligin en iyi oyuncusunu alıyorsunuz ama bu kişi aynı zamanda çok da fazla top kaybediyor. Yani bir alanda sizi vezir ederken, diğerinde de rezil ediveriyor! Konunun iş hayatıyla bağlantısı da işte bu noktada gözlerimizin önünde beliriyor: “Yazılım ekibimizin en iyi mühendisi, ama yazdığı kodun ne işe yarayacağıyla hiç ilgilenmiyor; ürünü ve müşteriyi hiç anlamıyor” ya da “ürün geliştirmede bize benzersiz iki tane proje getirdi, ama maliyet bacağında hiç bilgisi yok, fizibilite kurulamıyor”. Bu sözleri ya da benzerlerini hiç etrafınızda duydunuz mu?

Özetle bizim “komple” oyuncular olmamız gerekiyor; kriterlerin hepsinde takımlarımızı yukarıya taşımamız… Şu tarafımız çok iyi diye başka şeylerimize “katlanılması” gereken insanlar olmadan, çevremizdekilere sürekli “swot” analizleri yaptırtmadan… LeBron James gibi senelerce uğraşıp şutumuzu da geliştirmemiz, satış benim işim değil demeden sahaya çıkmamız, Cedi Osman gibi zaten iyi olan savunmamızın üstüne pozisyon bitiriciliğimizi de arttırmamız, üretime inip gerçeği görmemiz…


İşte o zaman müşterilerimize de, tedarikçilerimize de, ama en önemlisi takım arkadaşlarımıza da çok daha yakın olabiliyoruz. Yani çok daha başarılı.

コメント


bottom of page