top of page

BÜYÜK ŞİRKET TOPLANTILARI (KICK OFF) 2.Yazı – MAHALLE MAÇI PRENSİBİ

Güncelleme tarihi: 24 Tem 2020




….kaldığımız yerden ( 1.Yazı "Zombileştirme"  ) devam: Kick Off Toplantılarını birer "Takım Macerası" 'na nasıl dönüştürüyoruz? Koca koca insanlar plajda nasıl neşeyle koşuşturuyor ve bunu birlikte yaptıkları kişilerle nasıl çok sağlam insani bağlar kuruyorlar? Yanıt çok basit: Takım olarak.


Öyle süslü püslü akademik laflarla falan da değil, çocuklar gibi, mahallede top oynamak gibi… Kendiliğinden ve keyifle!

  Her şeyden önce bu büyük yıllık buluşmaların birer iş toplantısı olduğu konusunda mutabık olmamız gerek. Çok büyük bütçelere mal olan bu toplantıdan şirket somut kazanımlar elde etmek ister; “kick off” şirketin çalışanlarına armağan ettiği bir tatil değildir!.....ama bu da çok neşeli geçmesine engel değildir. Takım Macerası özünde eğlenme amacıyla yapılmaz, her dakikası işle ilgili, takımla, kültürle veya bireysel gelişimle ilgili bir amaca yönelik olarak tasarlanır. İş ciddiyetiyle de yürütülür.....ama her saniyesi kahkahalarla geçebilir!!! 


  Bırakın 3 günlük Takım Macerasını, Ankara'da bir müşterimizin inşaatı bitmek üzere olan devasa yeni binasının ziyareti bile benim için bu örnekler arasındadır: Şirketin icra kurulu ve fabrika müdürlerinden oluşan 10 kişiyle, toplam 1 saat geçirmiştik inşaatta……ama o günden geriye neler kaldı biliyor musunuz? Birbiriyle ilk defa neşeli bir şekilde konuşan yaşça kıdemli iki yönetici, 3 adet kısa metraj korku filmi (şirket içinde izlenme rekorları kıran!!!) ve yeni binanın her yerini karış karış öğrenmiş üst yönetim. Şirkete dönüşte hep birlikte kahkahalar atılıyordu serviste.....ama tek bir araçta hep birlikte gidilip dönülmesi için de biz büyük çaba sarf etmiştik açıkçası! (Kimse BMW ve şoförlerinden kolay ayrılamıyor hayatta...)  


  Yıllık şirket toplantılarının iyi geçebilmesi için yapılmaması gereken şey (bk. 1.yazı "Zombileştirme" ) insanları yalnız seyredip dinledikleri pasif (oturup bakan!) duruma sokmamaksa, yapılması gereken şey de takım çalışmaları kurmak. Bazen herkesin tek bir takım halinde bir arada, bazen de küçük takımlara ayrılarak yapılacak çalışmalar. Düşünerek, yazıp çizerek, hareket ederek, gidip malzeme bularak, etrafı keşfederek, ellerini kullanarak yapılacak şeyler... Bunları okurken de lütfen aklımıza “Formula 1 aracı yapmak” gibi çok pahallı ve sofistike şeyler gelmesin! Örneğin tavla oynamak bile olabilir, ama biraz farklı kurallarla ve mutlaka takımlar halinde!.. (Sakın ola “paint-ball” değil! Futbol maçı değil… Sanılanın aksine, bu tip doğrudan rekabet ve fiziksel temas içeren aktivitelerden hiç iyi bir tat kalmayabiliyor damağımızda.) Özetle temel ilke çok basit: Herkesin katılımcı olacağı, diğer bir deyişle kimsenin seyirci olmayacağı ve takımlar halinde yapılabilecek çalışmalar düzenlemek.


    Peki tavla oynamak ne işimize yarayacak, derseniz, gelin birlikte gözümüzde canlandıralım: Bir kişi zar atıyor, ama aynı anda 5 tavla oynanıyor.


Oyunun sonunda da zarlar aynı olduğu halde 3 tavlada beyaz, 2’sindeyse siyah kazanıyor. İş hayatımızla ilgili büyük bir çıkarım yok mu burada?

(Sizin aklınıza neler geldiğini yazının altında yorumlar mısınız?) Akşam gala gecesinde de kazanan takımın ödülleri veriliyor ve maçların en komik anları ekranda dönüyor… Bugüne kadar biz hiç kimseye tavla oynatmadık, örnekte hata olmasın, ama yıllardır son derece basit malzemeler ve ilk bakışta çok kolay gibi görünen takım çalışmalarıyla büyük takım mucizelerine tanık olduk! Bu deneyimler kick off dönüşünde şirket koridorlarında günlerce konuşuldu çünkü hep birlikte yapılmıştı… Kimsenin kenarda kalmadığı, herkesin yaşadığı ve paylaştığı deneyimler yarattık. Gülümsediğimiz, birbirimizi daha iyi tanıdığımız ve kol kola hareket etmeyi öğrendiğimiz gerçek “takım arkadaşlıkları”…


   Sizce de bir şirketin mesajını vermesi için yalnızca duvarlara pankartlar asmaktan veya slaytlardan daha iyi bir yol değil mi neşeyle kol kola girebilmek? 😊


(Devam edecek…)

Comments


bottom of page