top of page

Duygusal Zekâ


- “Yolculardan bir kadının aniden fenalaştığı haberi geldi. Bilincini tamamen kaybetmişti ve zorlukla nefes alıyordu. Hayatını kurtarmanın tek yolu acil iniş yapmaktı…”


Asya’dan havalanıp Amerika’ya gitmekte olan jumbo jet pilotunun sözleri böyleydi. Olay gerçekleştiği anda otomatik pilotta ve oldukça konforlu şartlarda uçuyordu. Ama bir anda bütün tablo değişti!


Uçakta bulunan iki doktor da hayati tehlike konusunda hemfikirdiler. Pilotun alması gereken ilk #karar acil iniş yapılması oldu. Ama nereye? Kısa bir değerlendirmeden sonra Helsinki’ye karar verildi. Uzun mesafe uçuş için yüklenmiş tonlarca yakıtla iniş yapmak son derece tehlikeli olduğundan, pilotu bekleyen 3.karar da yakıtı havada boşaltmak veya dolu depoyla inmek konusundaydı…


Yolcu kadının fenalaşmasından sonraki 1,5 saat boyunca pilot ne yapmış dersiniz? Tüm bu süre boyunca 3 farklı noktayla telsizdeymiş: Hastaya yapılacak müdahale için Amerika’daki sağlık merkeziyle, iniş planları konusunda uçuş mühendisliği ve Helsinki Havaalanı ile. Bunlara ilaveten içerideki doktorlar ve kendi uçuş ekibiyle sürekli görüş alışverişinde bulunmuş. Ama en çok da daha önce hiç iniş yapmadığı Helsinki’nin teknik özelliklerini çalışmış uçağı indirene kadar.


Neyi hiç yapmamış peki? Uçağı uçurmayı! Olay patlak verdiği an kumandayı 2.pilota devretmiş…


Malcolm Gladwell’in Outliers kitabından aklımda kaldığı şekliyle aktardığım bu satırlar, bir pilotun işini hayal ederken ne kadar eksik kaldığımı düşündürdü bana.


Dışarıdan bildiğimizi sandığımız, ama aslında ne olup bittiğine dair hiçbir fikrimiz olmayan başka bir “iş” örneğini de #SergenYalçın röportajında dinledim geçenlerde. #Beşiktaş 'ın teknik direktörü takımı çifte kupaya taşıyan süreçte yaşananları içtenlikle anlatıyordu “..bir an önce saati gelse de maça gitsek diye sabırsızlanıyorduk, saatler geçmek bilmiyordu! Günlerdir İzmir’deydik ve baskı o kadar fazlaydı ki, artık ne olacaksa olsun, yeter ki bitsin noktasına gelmiştik.”


- “Nisan ayına tam kadro girersek bu işi götürürüz demiştik, oysa tam 7 oyuncu kaybettik! Yedek kulübemizde bir tek hücum oyuncusu bile yoktu…”


- “Topçuyken her şey çok kolaydı, dünya umurumuzda değildi maç saati gelince çıkıp oynardık. Şimdi öyle bir sorumluluk var ki tarifi mümkün değil! Nasıl iş yapıyoruz anlatamam”


Biz dışarıdan bunları bilmiyor ve hocanın yaşadıklarını anlayamıyoruz. Aynı durum iş hayatının her noktası için geçerli çünkü gayet iyi bildiğimizi sandığımız işlerde dahi ne olup bittiğini dışarıdan anlamak imkânsız. O iş yapılırken oluşan tüm dinamikleri bilmek de…


Geçen hafta yayında #duygusalzeka 'yı ele aldık. Bu yazıya da o konuşmalar neden oldu:


🎭 Bir kişiyle gerçekten #takım olmak istiyorsan, onu anlaman gerek.


🎭 Bir kişiyi anlayabilmek için onun yaşadıklarını bilmelisin, bilmek için de sorman ve dinlemen gerek.


🎭 Bir kişiyi gerçekten dinlemek -duymak- için, o kişiyi önemsemen gerek.


Zeki olmak çok önemli 😊 Duygusal anlamda da…


(Fotoğraf: Brian Sanders – 500px)



Kommentare


bottom of page