top of page

Ebrar ve Meryem Vurdukça


“…manşet kötü, pasörümüz sahanın ortasına kadar gelip yüksek bir top atıyor -başka seçeneği de yok- ben arka oyuncuyum ve servis köşesinden koşarak zıplıyorum. Rakip de beni hazır bekliyor, blok rahat rahat yerleşmiş, plase atarsam diye de savunma tüm sahayı paylaşmış. Arka hücum yapacağım yetmezmiş gibi pas da biraz açık geliyor; 9m genişliğindeki filede, vurup da sahanın içine düşüreceğim -ve bloktan topu kaçırabileceğim!- bir iğne deliği kadar yer var. Ne yapacağımı henüz bilmiyorum. Ama bütün gücümle zıplıyor ve kolumu açıyorum…”


Voleybolda en çok pası alan pasör çaprazı pozisyonu çünkü hem öndeyken (filedeyken) hem de arkadayken (savunmadayken) uzaktan smaç atıyor. Bu nedenle de pasör çaprazı aslında takımın tavanını belirleyen pozisyon. Maçın en kritik topları, başka kimseye atılamayacak pasların hepsi ona gidiyor. Takımın garanti eli, bir yolunu bulup da mutlaka topu geçmesi gereken kişi olarak görülüyor. Pasör çaprazı ne kadar çok “mucize” yaratabilirse takımın elit seviyeye gelme şansı o kadar yüksek; adeta bir arabanın motor hacmi (beygir gücü) gibi! Ulaşabileceğiniz azami hız seviyesini pasör çaprazınız belirliyor.


Kadın Voleybol Milli Takımımız’a da deyim yerindeyse sınıf atlatan pasör çaprazlarımız. Uluslararası efsane ismimiz Neslihan Demir (38 yaş, 1.87m) ilk defa 16 yaşındayken A Milli oluyor ve 2000’li yılların tamamında takımımızı sırtlıyor. 2010’lardan itibaren Meryem Boz da (33 yaş, 1.90m) devreye giriyor ve 2012 sonrası başarılar devam ediyor. Son olarak da Ebrar Karakurt (21 yaş, 1.96m) sahneye çıkıyor. (Natalia Hanikoğlu’nu da tabii ki unutmuyoruz 😊)


Neslihan’ın daha 19 yaşındayken yıldızı parlıyor ve Vakıfbank’a transfer oluyor. Dünyanın en iyilerini getirme gücü olan bu kulübümüzde, pasör çaprazında formayı bir Türk kızının alması zaten başlı başına devrim niteliğinde…

Ebrar da daha 12 yaşındayken Vakıfbank altyapısına giriyor ve bir yıldız adayı olarak yetişiyor. Oysa Meryem’in hikâyesi farklı: 20 Senelik -ve hâlen süren- kulüp kariyeri boyunca Türkiye’nin 3 büyüklerinde yalnızca 2 sezon oynuyor. Onun yerine ilk 6’da yer alabileceği, sürekli sahada olabileceği kulüpleri tercih ediyor. Yani Meryem’e doğrudan pasör çaprazı forması verilecek kadar potansiyel biçilmiyor…

Meryem büyük çıkışını geçen yıl, 2020 olimpiyat elemelerinde yapıyor. Yani 32 yaşındayken! Tokyo’ya gitmemizde çok büyük payı var.


Tokyo’da 2 pasör çaprazımız var:

  • İlk maç Çin’e karşı Ebrar sahada ve 3-0 yeniyoruz. Meryem oyuna hiç girmiyor.

  • İtalya maçında kaybedilen ilk setten sonra Meryem oyuna giriyor, 3-1 yeniliyoruz.

  • ABD maçına Ebrar başlıyor, 3.sette Meryem giriyor, 3-2 yeniyoruz.

  • Arjantin’e karşı Ebrar oynuyor, Meryem sadece birkaç sayı giriyor. 3-0 yeniyoruz.

  • Rusya (OK) maçındaysa Meryem ilk 6 başlıyor ve hiç çıkmıyor, 3-2 yeniyoruz.


Tabii ki “o oynadı yendik, öbürü oynadı yenildik” demiyorum. Pasör çaprazı o kadar sorumluluk üstlenen bir pozisyon ki, bu yükü kaldırabilmek için oyuncunun kendisine çok güvenmesi gerekir.

İş hayatındaki liderlik pozisyonları gibi…

Her şeyden önce antrenörünün ona %100 güvendiğini bilmeye ihtiyaç duyar. Bu güven olmaksızın da kendinden şüphe edip performans gösteremeyebilir… Ama bizde durum öyle değil!


Ebrar ve Meryem “banko” oynamamalarına rağmen maç kazanıyorlar. Çünkü:

  • Antrenörlerine çok güveniyorlar

  • Kendilerine güveniyorlar

  • Kendileri için değil takımları için oynuyorlar

33 Yaşındaki Meryem yoruldum demiyor. Bana bu kadar kariyer yetti demiyor, bir top daha geçip yere indiği anda savaş çığlığı atmaya devam ediyor! 21 Yaşındaki Ebrar’ın eli titremiyor, blok yese de bir sonraki topa gene vuruyor. Tüm gücüyle vuruyor.


Türk Kadın Voleybol Milli Takımımızla gurur duyuyoruz.

Bize yaşattıkları mutluluk için minnettarız.


コメント


bottom of page