top of page

En İyi Olmak, İyi Bir Lider Olmak, En Çok Etki Yaratan Lider Olmak

(Çok etkileyici, çok hoşuma giden bir yazı okudum. Yazarını ve yayınlandığı dergiyi özellikle belirtmeyeceğim çünkü çok “ters köşe” olduğunu düşünüyor ve doğru tahmin eden çıkar mı diye merak ediyorum!)


“Malum, çok nevi şahsına münhasır bir karakter kendisi. Ketum tabirini yetersiz kılacak kadar sessiz, Kimi Raikkonen’i kokain çekmiş bir manik gibi gibi gösterecek kadar donuk biri” sözlerini kullanıyor bu makalenin yazarı.

Yazısının bir ana kahramanı var ve onun başarılarını, liderlik ve iletişim özelliklerini inceliyor. Bu kahramanın iki farklı takım çalışması içinde yarattığı etkiyi, aldığı sonuçları ve takım arkadaşları tarafından algılanış şeklini anlatıyor!


Yazının ana kahramanı (ki ben ona “başrol oyuncusu” diyeceğim) gerçekten de kendi işinde bir dünya yıldızı. Birlikte çalıştığı bir önceki takımda o ve arkadaşları olağanüstü bir başarıya imza atıyorlar. Kendisinin bireysel performansı zaten tartışılmaz bir seviyede; yani ona yaptığı işte en iyisi dersek hiç de abartmış olmayız… (Böylece başlığımızdaki “En İyi Olmak” kısmını da karşılamış oluruz).


“Egoyla bezeli bir yetenekle beceri arasındaki fark da bu. Biri hammadde, diğeri ürün. Yeteneği beceriye dönüştüremeyen her yapıda da işler kötü gitmeye başladığı anda rüzgârın ne kadar hızlı tersine döndüğünün son örneği oldu […]”

Yazının başrol oyuncusu artık başka bir takımın parçasıdır. Bu takımda da kendisinin bireysel performansı olağanüstü seviyededir, hatta ilk takımındakinden de daha iyidir. Ancak ikinci takım ne yazık ki başarılı olamaz… İşte yazar da bu iki takım arasındaki karşılaştırma esnasında yukarıdaki cümleleri kullanır… Pür yetenek anlamında ikinci takım birinciden daha üst seviyedeydi; başrol oyuncusu da gene “en iyiydi”. Ama birinci takım başarılı olurken, ikincisi başarısız oldu!

İşte bu noktada liderlik olgusunu sorgulamaya başlıyor yazar çünkü başrol oyuncusunun birinci takımda sergilediği liderlik o takımı başarıya taşıyor. Kendisinin iletişime son derece kapalı bir karakter olduğunu biliyoruz, ama yaptıklarıyla takımına liderlik ediyor. En zor zamanda daha fazla sorumluluk alıyor, olmaz denilenleri olduruyor ve morale ihtiyacı olan takımını her defasında diriltmeyi başarıyor. Sözlerle değil, çünkü gene pek iletişim kurmuyor, ama davranışlarla… Dolayısıyla başrol oyuncusu iyi bir lider.

“Takım arkadaşlarını teşvik etmek veya eleştirmek onun DNA’sında yok. Davranışlar elbette sözlerden önemlidir. Ancak davranışların altını çizmek için sözlerin ne kadar önemli olduğunu […] gördük. Eğer iletişimi kontrol etmiyorsanız o davranışların karşıda yarattığı etkiyi de algılayanlara bırakmışsınız demektir.”

Oysa ikinci takımda yalnız davranışlar yeterli olmuyor; üst seviye yeteneklerden oluşan bu takımda belli ki iletişimi de yönetmeye ihtiyaç var, çünkü çatışan egolar takıma zarar veriyor. Ama başrol oyuncusu bunu yapmıyor, o ketum bir karakter. Kendi işini en iyi şekilde yapmaya ve kendi bildiği şekilde -sessiz- liderliğe devam ediyor. Sonuç ise başarısızlık.

“[…] en üst düzey yeteneklerine rağmen […], bütün içinde yarattığı etki belirleyici olabiliyor.”

En çok etki yaratan lider olmak da burada devreye giriyor: Yaptığın işte en iyisi olmak, iyi bir lider olmak ve en nihayetinde en çok etki yaratan lider olmak. Makalenin yazarı öyle demiyor (gerçi ben öyle düşündüğünü biliyorum) ama bence bu sıfatlar aynı zamanda birer mertebe. Zira iyi bir liderle, en çok etki yaratan lider arasındaki fark ikincisinin değişik takımlara uyum sağlayabilmesi, farklı liderlik modelleri sergileyebilmesi…


Liderlik için iletişim birinci ön koşul. İletişim kurmadan, yani yazarın dediği gibi davranışların karşı taraf üzerindeki algısını yönetmeden liderlik mümkün değil. Çünkü iletişim kurmak saygı göstermek demek; bu saygı da karşılıklı güvenin -ve ardından takım çalışmasının- olmazsa olmazı! Yazıdaki başrol oyuncumuzun başarılı liderlik deneyimiyse ne yazık ki yalnızca bir istisna…

Peki o şimdi ne mi yapıyor? Aynı takımla çalışmaya devam ediyor ve her gün daha iyisini yapmak için uğraştığına eminim 😊

(Tahminlerinizi bekliyorum!.. Eğer yazarı veya dergiyi doğru tahmin edebilirseniz, kimden bahsettiğini de bulursunuz!)

Comments


bottom of page