top of page

Her Şey Cansu ve Naz’a Bağlı!


“…karşıdan servis geldi, gözlerimle bizim manşeti takip ediyor ve hemen topa doğru hareketleniyorum. Maçın artık son sayıları, setlerde durum 2-2! Zıplıyor ve topu kime atacağıma karar veriyorum. Topun parmaklarıma değmesi ve elimden ayrılması bir oluyor. Artık ok yaydan çıktı!


Ayağım tekrar yere değer değmez hızla dublaja gideceğim… Ama hemen anlıyorum, pasım kötü! 4’e hızlı bir top attım ama fileye fazla yakın olacağını ben şimdiden görüyorum. Arkadaşım hızla koşarak sıçrıyor ve kolunu açıyor. Orta blokçu yetişemeyecek ama köşedeki rakip tam yerinde, zıplıyor ve kollarını neredeyse topa değecek kadar içeri sokuyor.


Arkadaşım bloktan kaçabilmek için iyice dönüyor ama yapabileceği bir şey yok. Onun topa vurmasıyla topun blokta patlaması bir oluyor! Bloktan dönen top ayaklarımızın dibine düşüyor. Sayıyı kaybettik. Bu belki maçı da kaybetmemize neden olacak… Kafamı kaldırıp arkadaşıma doğru gidiyorum, hiç renk vermiyor ve “tamam, devam devam!..” diyor. O da ben de biliyoruz sayıyı benim pasım yüzünden kaybettiğimizi.”


Tüm Türkiye’ye büyük bir heyecan yaşatan Kadın Voleybol Milli Takımımız şu anda Tokyo’da 4.maçını oynuyor. Onların da her maçı yukarıdaki gibi yaşanmış sayılarla dolu.


Bir maçı kazanmak için en az 75 sayı almanız gerekiyor; bunun için de 120 sayı kadar oynuyorsunuz. Sahada topa en çok değen oyuncu pasör. Böyle bir maçta tahminen 200 defa pas atıyor.

Tıpkı bir yönetici gibi! Departmandaki işlerin çok azını bizzat yapıyordur, ama orada yapılan her işte yöneticinin bir dokunuşu, o işle ilgili aldığı bir karar veya yaptığı bir seçim söz konusudur.

Pasörün de öyle: Her sayıda hücumu kimin yapacağına karar verir.


Pas kararını verirken:

3 smaçörden o anda hangisinin moral olarak daha iyi olduğunu,

Hangisinin karşısındaki blokçunun daha zorlu olduğunu,

Gelen manşete göre hangisine en etkili pası atabileceğinizi,

Rakip blokçuyu en iyi nasıl şaşırtabileceğinizi dikkate alırsınız.


Pasör (veya yönetici) için en zor şey karar almak mıdır? Çünkü işin uygulama kısmı da kritik önem arz eder:

Attığınız pasın (ki bu pas havada bazen 15m yol gider), smaçörün önünde gelmesi gereken tek bir ideal nokta vardır. Sanki tam top kadar bir kâse varmış da siz de pasla topu onun içine oturtacakmışsınız gibi…

Attığınız pasın zamanlaması mükemmel olmalıdır. Sanki smaçörünüzle tam o salisede (saniye değil!), havada buluşup el sıkışacakmışsınız gibi! Biraz fazla hızlı atarsanız topu ıskalar, biraz yavaş atarsanız havada asılı kalır.


Sultan pasörlerimiz Cansu Özbay (25) ve Naz Akyol (31) işte bu yükü sırtlıyorlar. 180 Nabızla, büyük bir baskı altında (attıkları her pas bütün bir ülkeyi sevinç veya üzüntüden ağlatırken), birkaç salisede parmaklarıyla topa yön veriyorlar!


Pasörünüz sağlam değilse set sonunu kazanamıyorsunuz, seti kazanmadan da maçı… Ve biz kazanıyoruz!

Türk Kadın Voleybol Milli Takımımızla gurur duyuyoruz. Bize yaşattıkları mutluluk için minnettarız.


Comments


bottom of page