top of page

İlk Gazeteden LinkedIn’e İçerik Üretimi



Balzac’ın “Le Capitaine Paul” romanı yayınlandığı gazeteye tam 5.000 yeni abone kazandırmış. 1836’da. Kıran kırana bir rekabet içinde olan ve satışlarını arttırmak isteyen gazeteler tefrika usulü, yani “arkası yarın” gelecek şekilde roman yayınlama fikrini bulmuşlar!


∞ Yayınladığımız güzel bir yazıdan sonra yeni bağlantılarımız olması gibi.


.1803 Yılında Paris’te gazete tirajı 50.000’miş.

.1870’te 1 Milyon’a çıkmış (taşrada da 300 Bin’e)

.1914’te bu rakam 5 Milyon olmuş (taşrada da 4 Milyon)


50 binden dokuz milyona giden 100 yıllık bu yolculuğun kilometre taşları şöyle:


.1793’te telif hakları kanunu çıkmış. Yazdığınız yazının tüm hakları hayatınız boyu (+10 yıl* Bk.yorumlar) size aittir denmiş.

∞ Sosyal medyadaki yazıların telif hakları sizce gerçekten korunuyor mu? Sanki de facto olarak “internette yayınladıysa ben de kopyalayabilirim” orman kanunu hakim…


.1836’da bir gazetenin aylık abonman bedeli 80 Frank imiş ve bu rakam bir işçinin aylık maaşından daha fazlaymış. Ama La Presse ve Le Siècle gazeteleri arasındaki rekabet bu rakamı 40 Frank’a kadar çekmiş çünkü “reklam almak” diye bir şey bulmuşlar!

∞ Şu anda yalnız internetteki yazılarının geliriyle yaşamak mümkün mü?


.1860’da rotatif icat edilmiş ve bu teknik sayesinde baskı miktarları misliyle artmış. Gazetelere düzenli istihbarat üreten “haber ajansları” kurulmaya başlanmış. Ayrıca gazetelerin dağıtım sürecinde “postane” ve “demir yolu” gibi yeni unsurlar devreye girmiş. Böylece tirajlar büyük yükselişler kaydetmiş…


. Bu tarihlere kadar gazetelerde politika ve edebiyat olurmuş. Oysa 1863’te Milland isimli bir yayıncı "magazin" diye bir şey bulmuş! 4 sayfalık ve 43x30cm “yarım tabaka” formatında olan bu gazete, yalnızca 5 Kuruş’tan satılmaya başlanmış. 1900 yılına gelindiğinde tirajı tam 1 Milyona ulaşmış!!!

∞ Biz de şu anda o çok okunacak içerik türünü arıyor olabilir miyiz? Yoksa çoktan bulduk da suyunu mu çıkardık?


.Son Km taşı olarak da 1881’de yayın özgürlüğü yasası çıkmış. Yani bir haber veya yazı nedeniyle hiçbir yayıncı ya da yazar dava edilemez** denmiş.

∞ İnternetteki bir yazımız için yayın özgürlüğüne sahip miyiz?


-o-


Gazeteciliğin gelişim sürecini incelemek nereden mi aklıma geldi?

Her gün yayınlanan Covid 19 risk haritasından!

Birimiz mikrobu kapıyor ve bir kişiye daha bulaştırıyoruz. Sonra o da bir kişiye daha… Böylece haritamızda tüm bir şehir, tüm bir bölge kırmızıya dönebiliyor. Tıpkı fikirler gibi! Her -iyi ya da kötü- fikir, ulaştığı bir kişiyle daha büyüyor.


Bu fikirlerin %99’u sönümlenip gidiyor. Ama aralarından bir tanesi dünyayı dolaşıp yüzyıllara meydan okuyabiliyor.

Gazeteler ve basılı yayın bir fikri “bulaştıran” en önemli etken olmuş 2 yüzyıl boyunca. Şimdiyse dijital yayın var hayatımızda. Ama nasıl yayılıyor olursa olsun işin özünde bir fikir ve bu fikri ortaya atan yazar/düşünür var.


Fikirlerini bu ortamda herkesle paylaşma cesaretini gösteren tüm dostlarımıza selam olsun 😊


Comments


bottom of page