top of page

İç Avlu: Yaşlanmadığın ve Daha Üretken Olduğun Bir Masal Ülkesi


Fransız düşünür Jacques Attali 7 Temmuz 2013 tarihli yazısında bir teknikten bahsediyor. Eğer yaygın bir şekilde uygulanırsa bu teknik sayesinde:

  • Odaklanmamızın artacağını, böylece daha verimli ve daha üretken olacağımızı,

  • Çocuklarımızı daha iyi huylu ve daha hızlı öğrenen bireyler olarak yetiştirebileceğimizi,

  • İçimizdeki hırçınlığı, öfkeyi, şiddeti kontrol altına alabileceğimizi, bunun da toplumumuzu değiştireceğini…

…söylüyor. (Bu teknik ne mi? Önyargılardan korunmak adına daha sonra söyleyeceğim).


Günün her dakikasında -ve her gün- yaşlanıyoruz. Ancak ne kadar yaşlandığımız göreceli, yani bazen 1 dakikada 1 birim yaşlanabileceğimiz gibi bunu, 3’e çıkarmak da mümkün. İşin kötüsü vitesi nasıl yükselteceğimizi hepimiz çok iyi biliyoruz (telaş, acele, yükselmek, parlamak, hiddet...) ama ya 3’ten 1’e düşürmeyi?


Gergin durumlarda vücudumuz bir hormon salgılıyor ve kan basıncımızla kan şekerimiz yükseliyor. Evet bu sayede daha keskin, daha tetikte oluyoruz ama en yüksek devirde çalışan bir motor gibiyiz: Hem çok ses -ve egsoz gazı- çıkarıyor hem de çok yıpranıyoruz. İşte böyle bir dakika içinde 3 kat fazla yaşlanıyoruz.


Vücudumuzun yaşlanmayıp tam tersine kendini yenilediği 3 durum var: Uyku, yemek ve yavaş/derin nefes alma. (Çocukluğumda oturduğum mahallede her gün önünden geçtiğim bir apartmanın birinci katında kocaman bir tabela vardı ve üzerinde dev harflerle “Transandantal Meditasyon” yazardı. Çocuk hâlimle hep merak ettim acaba nedir bu “dev olay” diye).


Uyku, yemek ve nefes alma ilginç bir üçlü çünkü bunlardan ikisini her gün ve kendiliğinden, doğal olarak yapıyoruz. Oysa üçüncüsü hayatımızın bir parçası değil. Ve işte bu üçüncü hayatımızın eksik parçası.


“Nefes terapisi” veya “meditasyon” çok büyük sözcükler. Diş fırçalama veya banyo yapma ise hiç değil, gayet basit ifadeler. Hijyen unsurları bunlar, başlı başına kritik bir önemi yokmuş gibi görünen ama eğer yapmazsak sağlığımızı bozacağını %100 bildiğimiz şeyler. Nefes almak da öyle! Özel bir kıyafete, özel bir mekâna, özel bir duruşa falan ihtiyacımız yok; gün içinde istediğimiz her an yavaş ve derin nefes alabiliriz. 5 Dakika lazım bize sadece… Ve irade.


Vitesi küçültmenin yolu huzur bulmak, iç huzurumuza erişmek. Sanki bir evmişiz de iç avlusuna çıkacakmışız gibi… (Masal bu ya, iç avluya açılan kapı yalnızca önünde 5 dakika sessizce oturup derin nefes alanlara açılıyormuş!)


Sonra ne mi olacak? Gözlerimizi tekrar açtığımızda artık:

  • Daha iyi kararlar verebileceğiz;

  • Daha iyi hislerle dolu olacağız;

  • Daha iyi davranacağız… Ona.


Yani -yalnızca nefes alarak- o masal ülkesindeki biz, farklı bir kişi olacağız. İçinde yaşadığımız toplum da daha iyi bir yer olacak.


- Yapar mıyız?

- Yaparız!!!

- Söz mü?

- Söözzzz 😊😊😊


(Fotoğraf: Emin Araç. Instagram – bizzatbenkendim - https://www.instagram.com/p/CODj4valECd/ )

Comments


bottom of page