top of page

Kurtarma Operasyonu


9 months ago


Hava çok sert olduğu için denize çıkamamıştık, kulüpte sohbet ediyorduk. Bir telefon geldi ve kulüp müdürü aniden ayağa fırladı:


-“Hocam koşun! Sürüklenen bir sörfçü varmış, adanın açığında görülmüş!”


Antrenörümüz iskeleye doğru koşmaya başladı -ben de arkasından- ve Zodiac'a atladık. Hızla hotoru basıp palamarı aldı, neredeyse 1 dakika içinde denizdeydik. 80 Beygirlik şişme bot dalgaların üzerinde uçmaya başladı.


Denize çıktığımız anda havanın ne kadar kötü olduğunu daha iyi anladık. Yıllardır denize çıkıyor olsanız dahi sert hava insanı her defasında korkutur, hayatta kalma refleksimizi tetikler.


⛵⛵⛵


Yukarıda okuduğunuz satırlar bana ait bir “anlatı”. Dikmen Yakali “Kaynana Ne Yaptı, Gelin Ne Dedi?” (İletişim Yayınları, sf.24) kitabında “…anlatılar çoğu zaman olay zincirinden sapmalar göstererek devam ederler, çünkü anlatıcı, okura/dinleyiciye bu öyküyü anlatmasının belli bir sebebi olduğunu […] söyler” diye tanımlıyor anlatıyı. Devamında da -mealen- bu öykünün neden anlatılmaya değer olduğunu vurgular. Yani anlatıcının bir #amacı vardır.


❓ Şimdi sizin anlatıya katılacağınız noktaya geliyoruz: Sizce, aşağıda devamını da okuduktan sonra, bu anlatıyı paylaşmaktaki amacım ne olabilir? 😊


Hızlı bir şekilde adaya vardığımızda işin asıl zor kısmı başladı: Koskoca denizde bir insan arıyorduk. Baygın mıydı kendinde miydi? Telefon geldiğinden beri ne kadar sürüklenmişti?


İlk etapta aradığımız bölge 10 futbol sahası kadardı. Ağır yolda dakikalarca denizi taradık ama hiçbir şey göremedik. Neden sonra başka bir mevkide belli belirsiz bir şekil görür gibi olduk. Hızla yaklaştık, gördüğümüz şey sürüklenen bir uçurtma sörfüydü (kite surf). Korkarak yakınına gittik: Sadece yarı batmış bir yelken. Sörfçünün kendisi ortada yoktu.


Gerçekten tehlikede bir insan olduğundan artık emindik. Yelkeni bulduğumuz yere göre rüzgâr ve dalgayla sürüklenme tahmini yapıp, arama bölgesini daralttık. Endişemiz daha da artmıştı ama Allah’tan 10dk kadar sonra sörfçüyü gördük! Bitap hâldeydi. Çok su yutmuştu. Yarım saate yakın denizde kalmıştı. Çenesinin altı yarılmış ve kanıyordu.


⛵⛵⛵


Kitabın devamında Yakalı'nın şu satırıyla bende şimşekler çaktırıyor:


-“Bana göre ise öyküler, yaşamın anlam kazanma anıdır. İnsan aklı hep hikâyelerle çalışır. […] Sorulacak soru ise şudur: Yaşam öyküye dökülmeden önce anlamlı mıdır?”


Sörfçü nefesini toplayıp sakinleştikten sonra başına gelenleri anlattı: Bir sağnakta dengesini kaybetmiş, yelkenin burgu yapmasına engel olamamıştı. Dolanan yelken hakimiyetinden çıkmış ve onu sürüklemeye başlamış, halatlar çenesini yarmış, en son yelkeni çıkarıp atana kadar uzun süre su yutmuş, bayılacak gibi olmuştu.


Kendisini karaya götürmemiz 10 dk kadar sürdü. Bu arada kendine geldi. Bize çok içten teşekkürler etti. En son ayrılırken “gene çıkacak mısınız?” diye sorduğumda da hiç düşünmeden yanıt verdi:


-“Çok yoruldum bugün artık gücüm kalmadı, ama yarın kesin çıkacağım” 😊

Comentarios


bottom of page