top of page

Lider İletişimi… İyi De Zaman Mı Var?

Güncelleme tarihi: 24 Tem 2020



“Lider İletişimi” ‘ne tam anlamıyla konsantre olmuş durumdayım. Bu konuda hafta sonu bir “takım buluşmamız” var; ayrıca yıl sonuna kadar 3 tane de bireysel katılıma açık eğitim düzenliyorum. Yani bu aralar düşünme ve yazma odağım belli!..


Mühendis ağırlıklı bir şirketimizle uzun soluklu bir “yönetici geliştirme” programı yürütmüştük. “Serkan Bey bol bol konuşun ekip üyelerinizle, diyorsunuz ama nasıl? Ben zaten haftada 1000 saat kendim iş yapıyorum, yönetmeye zaman mı kalıyor?” cümlesini ne kadar sık duymuştum…  Açık açık söylendiğini hiç duyamadığım şeyse, bu yöneticilerin en az yarısının “ne gerek var ki bu kadar konuşmaya ve dinlemeye Serkan Bey?” sözleriydi! Ama yüzlerinden çok net okunuyordu…


Lider İletişimi başlığı altında ben eğitimde (1) Değişime liderlik etmek, (2) Gelişim sürecini yönetmek, (3) Takım liderliği yapmak, (4) Eğitim vermek başlıklarını inceliyorum. Ama daha bu konu başlıklarına bile girmeden, eğitimin adından anlaşılıyor ki: Liderlik = İletişim Kurmak! Dolayısıyla daha iyi bir lider, daha iyi bir yönetici, daha iyi bir girişimci (iş sahibi) olmanın temelinde iletişim kurmak yatıyor. Yani insanlarla konuşmak ve onları dinlemek.


“Lider İletişimi” ‘nin nasıl olması gerektiğini konuşmaya başlamadan önce bu iletişimi kurmanın gerekliliğinden bahsetmek istiyorum, yani bir ön koşul olarak iletişimden…

“Ben oyuncularla oturup öyle tek tek konuşamam, en fazla sahada kenara çekip ayaküstü sohbet ederim” diyordu birlikte çalıştığımız bir baş antrenörümüz. Haklıydı da çünkü kendisi için olduğu kadar oyuncuların çoğu için de sıkıcı bir şeydi odada oturup görüşmek. Hele hele adı “toplantı” olursa daha da fena! Ama o sezon takım ne yazık ki 2 oyuncu kaybetti, tabii ki birçok farklı sebep söz konusuydu ama bu 2 oyuncu kapıyı çarpıp çıkmadan ya da hocaları onları takımdan göndermeden önce ikisiyle de karşılıklı bağrışmalar yaşandı. Tahmin edebileceğiniz gibi sahada ve tüm takımın önündeyken…


Bir diğer örnek, büyük bir üretim şirketinin genç tepe yöneticisi dostumdan aktararak “[…] kapıyı açık bırakmakla kalmıyor, gelip karşıma oturabilecekleri boş koltuğu da dışarıdan görülebilecek yere yerleştiriyorum. Her geldiklerinde de mutlaka zaman ayırıyorum! Ama ne yaparsam yapayım özellikle yeniler benimle konuşmaya gelmiyorlar; ben de sigara ve çay molalarında yanlarına gidiyor, dizi sohbetleri yapıyorum. Böyle böyle birkaç ay sonra karşılıklı konuşmaya ısınıyoruz ve çekinmeden kapımı çalmaya başlıyorlar”. Üst düzey ve kıdemli yönetici konumunda bir diğer dostum da benzer olayı şöyle paylaşmıştı “[…] Allah’tan onların yaşında oğlum var, bu dönemde oynadığı oyunlara bakıyor öğreniyorum da bizimle işe yeni başlayan gençlerle ortak bir sohbet konusu bulabiliyorum! Oyunu bildiğimi duyunca bakışları değişiyor, gözlerinde normal bir insana dönüşüyorum ve konuşabilmeye başlıyoruz” demişti gülerek.


“Konuşmaya dinlemeye zaman mı var?” diyenler, yani liderliğin ön koşulu olan iletişimi görmemezlikten gelenlerse kendi içlerinde bence ikiye ayrılıyor: Samimiyetle iletişim kurmak isteyip de gerçekten zaman bulamayanlar ve bu konudaki isteksizliklerini örtbas etmeye çalışanlar. Samimi olanları ayırt etmek de çok kolay çünkü onlar her fırsat bulduklarında gerçekten dinledikleri için insanların gündeminden (bazen işinden, bazen ailesinden…) bir şekilde haberdar oluyorlar. Zaten içtenlikle merak ediyorlar!


Ekip üyelerinin onlara bakışlarından da anlıyorsunuz samimi olanları çünkü konuştukları kişiye bunu hissettirmeyi zaman içinde başarmış oluyorlar, yalnız bir iş vermek ya da yalnız bir işin daha başarılı olması için konuşan insanlar değil onlar…

Herkes yönetici olmak zorunda değil, liderlik etmek de… Ama eğer seçilen yol buysa, unutmamak gerekir ki bu yolun ilk adımında iletişim var. O iletişim de içtenlikle anlatarak ve sabırla dinleyerek başlıyor. Bu şekilde kurulan karşılıklı güven ilişkisinin üzerine çok şey inşa etmek mümkün; bu güven olmadan çıkılan yolların her adımıysa büyük riskler barındırıyor…


Yarın bir iş arkadaşınızla konuşurken gerçek bir iletişim kurup kurmadığınızı test edin. Nereden mi anlayacaksınız? Çok basit: Karşınızdaki kişinin gözlerinin içinden.

Comments


bottom of page