top of page

SALGIN GÜNLERİNDE KİŞİLİK ENVANTERLERİ ve TAKIM TUZAĞI: BİRBİRİNİ ANLAMAMAK

Güncelleme tarihi: 24 Tem 2020




Eski okul arkadaşlarından oluşan Whatsapp gruplarından birinde, beni hem üzen hem de öfkelendiren bir saldırıya uğradım! Daha önce bu kadar dikkatimi çekmemişti herhalde çünkü bana yönelik değildi, ama bu olay bende bir farkındalık yarattı ve diğer gruplara ya da eski olaylara baktıkça bunun bir sürü örneğinin yaşandığını gördüm. Arkadaşlarımızdan biri kendi hassasiyetleri, gündemi, öncelikleri doğrultusunda diğerlerinin neden aynı hassasiyeti göstermediğini ya da bu gündem dışında bir şeylerle ilgilendiğini sorguluyordu;


“bunu nasıl yapabildiğinizi anlamıyorum?”, “nasıl olur da bu konuda duyarsız kalırsınız?”, “hepimiz buna dikkat etmeliyiz” gibi…

Salgın nedeniyle tüm düşüncelerimiz dönüp dolaşıp bu konuda birleşiyor; ben de salgın nedeniyle en çok takım çalışmasını düşünüyorum ama bu sefer hepimizi tek bir takım gibi görerek. Takım çalışmasının püf noktaları vardır, bunları her yaptığınızda çok iyi sonuçlar alırsınız ama aynı zamanda tuzakları da vardır ve bunlara da sık sık düşülür. Whatsapp grubunda yaşanan da aslında en çok görülen takım tuzaklarından biridir, örneğin bir proje toplantısı esnasında herkes söz alıp hararetli şekilde görüş belirtirken, proje takımından bir kişinin sessiz kalıp diz üstü bilgisayarında bir şeyler yaptığını görürüz ve muhtemelen bir noktada içimizden itiraz etmek gelir “sen de görüş belirtir misin lütfen” diye topa da gireriz hatta… Çünkü görüldüğü kadarıyla bu kişi takım çalışmasına katılmamakta, yapılan işin ucundan tutmamakta ve herhalde diğer takım arkadaşlarını pek umursamamaktadır. Ama işte yanılgı da burada başlar: Hepimiz birbirimizden farklıyız ve başka kimseden bizim gibi davranmasını bekleyemeyiz! Bu arkadaşımız o anda çok konsantre bir şekilde projeyle ilgili çok önemli bir konuyu araştırıyor olabilir ve bu muhtemelen onun açısından takıma yapabileceği en büyük katkı örneğidir. Duygularını, heyecanını, düşündüklerini bizim gibi ifade etmek zorunda değildir kimse……ve bu durum takım çalışması içinde en çabuk kavga çıkaran tuzaklardan biridir…


Kişilik envanterleri, hani şu yanıtladığımız soruların sonucunda bizleri bir dairenin içine yerleştiren ve bulunduğumuz noktayı bazen “Kuzey-Güney” bazen “köpekbalığı” bazen de “kırmızı-sarı” olarak ifade eden çalışmalar iş hayatının her noktasında çok yararlıdır. Yeni başlayanlar için birbirimizden farklı olduğumuz farkındalığını kazanmak, kıdemlilerimiz içinse kendi içlerindeki değişimi görmek açısından… Envanterlerin kategorizasyonu bize net bir şekilde gösterir ki, hepimizin örneğin motivasyon unsurları birbirinden farklıdır: Beni hedefi tutturmak ya da maçı kazanmak harekete geçiriyorken, senin için birine yardım edebilmektir o hareket noktası. Ben yaparak öğrenirken, senin önce teorisini anlaman gerekiyordur; ben duygu ve düşüncelerimi hızla dışa vuruyorken, sen içinde tutmayı yeğliyorsundur… Ve işte ikimiz aynı takıma girdiğimiz anda birbirimizden aynı davranışları beklersek bu bizim ancak kavga etmemize neden olur! Birbirimizden beklememiz gereken iki şey, ortak amaca aynı miktarda inanmak ve katkı yapmak ile ortak kurallara aynı şekilde uymaktır sadece…


              Salgın sürecini en az kayıpla atlatabilmek için birlik olmaya ihtiyacımız var, ortak amacımız hayatta kalmak, ortak kuralımızsa salgının yayılmasını engelleyecek tedbirleri uygulamak…..bu kadar basit.


Gündem bizi kendiliğinden bir takım haline getirdi zaten, ama iyi bir takım olup olmamak bizim elimizde ve birbirimizi anlayabilmek de başarımızı en çok etkileyecek unsurlardan biri.

O benim gibi tepki vermeyebilir, ama belki şu anda en çok kapanan işi nedeniyle para sıkıntısını düşünüyordur! Yanımdakinin tepkisini veya yazdıklarını çok abartılı bulabilirim ama belki evdeki büyüklerinden biri çok hastadır ve onun için çok korkuyordur, artık başka bir şey düşünemez hale gelmiştir. Ya da bu konuda çaresiz olduğunu kabullenmiştir -bilerek ya da bilmeyerek- ve kendi dengesini koruyabilmek için umursamıyor gibi görünüyordur…..bunların hepsi mümkün. Ama ben eğer tepki verir ve hepsinin benim gibi davranmasını istersem, işte o zaman takımı kökünden sarsmış ve nihai başarı şansımızı tehlikeye atmış olurum.


              Evet verdiğimiz tepkiler bu kadar önemli, ama sustuklarımız da. Sakin ve akılcı kalabilmek de çok önemli, ama dayanışmanın coşkusuna da en çok bugün ihtiyaç var! Hepsi de birbirimizi anlayabilmekten, diğerlerine anlayış göstermekten ve birbirimizden farklı davranabileceğimizi kabullenmekten geçiyor. Her şey inanmaktan geçiyor, yapabileceğimize inanmaktan, kendimize inanmaktan, takımımıza-birliğimize güvenmekten.


“Türk öğün, çalış, güven.” – Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Commentaires


bottom of page