top of page

SİZİN TAKIMINIZDA KİM KONUŞUYOR?

Güncelleme tarihi: 24 Tem 2020




Takımı tek bir insandan üstün kılan unsurlardan biri beceri; tek bir kişinin becerileriyle yetinmeyip, birçok kişininkini bir araya getiriyoruz takım çalışmasında (eğer iyi bir görev dağılımı yapabilirsek). Diğeri üretilen iş miktarı: Tek kişinin 10 günde bitireceği işi, 5 kişi 2-3 günde bitirebiliyor……ama eğer iyi bir eşgüdüm varsa. Bence takımın en büyük fark yarattığı nokta ise “akıl”! Yani yaratıcılık, çözüm üretme, yöntem bulma….ama eğer takım içinde iyi bir iletişim düzeni varsa.


Birlikte çalıştığımız spor takımlarında sıkça yaşanan bir zorluktur hiyerarşi, bir soru sorduğunuzda takımın gençleri önce büyüklerin yanıt vermesini beklerler örneğin; saygı ifadesidir ve yazılı olmayan bir kuraldır adeta. Hatta Guus Hiddink’in Güney Kore Milli Takımı’nı çalıştırdığı dönemle ilgili bir röportajında okumuştum: Takım içi hiyerarşi öyle baskın bir seviyedeymiş ki, genç futbolcuların topu mutlaka büyüklerine atmaları gerekiyormuş! Teknik direktör bu anlayışı yıkmak, yani aslında takım kültürünü değiştirmek için uzun süre çaba sarfetmiş… Şirketlerde de bu hiyerarşinin birebir karşılığı toplantılarda yaşanır: Birçok şirket kültüründe ortaya bir konu atıldığında önce patron veya genel müdür konuşur. “Büyükler” söz söylediği anda da şirket içi politika başlar: Bu fikirler desteklenir ya da en azından karşı -alternatif- fikir öne sürülmez!.. İşte “sizin takımınızda kimin konuştuğu” sorusunun yanıtı da burada yatar.


Yakın zamanda danışman sıfatıyla katıldığım bir şirket toplantısında, büyük miktarda ihracat yapılan bir ülkedeki mevzuat değişikliği nedeniyle nasıl hareket edilmesi gerektiği konusu ele alınıyordu. Patron ve tepe yönetici defalarca söz aldılar, fikir beyan ettiler; bu fikirler konuşuldu, enine boyuna düşünüldü. Sabır ve düzen içinde yürütülen bir toplantı olması sayesinde konu görüşülmeye devam etti ve aslında herkesin çözüm bulamamış olmaktan yıprandığı-yorulduğu bir noktada, masadaki en düşük rütbelerden biri yepyeni bir fikir üretti. Ve ne oldu biliyor musunuz? Kimse oralı olmadı!!! Gidişatı anladığım için ben müdahale etme gereği duydum ve “second ettim” (bakınız “parlementer prosedürler”, Robert’s Rules of Order) yani “aaa bu çok ilginç bir fikir” dedim. Birkaç saniye sessizlik oldu……sonra patron başka bir konuya geçti 😊 Ama sanmayın ki sonra bu fikir unutulup gitti! Dediğim gibi sabır ve düzen içinde, yani iyi bir iletişim ortamında yürüyen bir toplantı olduğu için 3 dakika kadar sonra bu fikir tekrar geri geldi ve bu sefer etraflıca konuşuldu. Sonra ne mi oldu? Şirket yaklaşık 3 aydır, bu ülkeye milyon dolarlık yüklemelerini o fikre göre yürütüyor!!!


Takımların “akıl üretme” avantajını kullanabilmemiz için, yani bir takımın tek bir bireyden daha akıllı olabilmesi için kullanım kılavuzunun ilk cümlesinde “İLETİŞİM” var. Tek bir kişiyle konuşuyorsak bolca dinlemek, birden çok kişi bir araya geldiysek de hepsine konuşma fırsatı vermek. Bazen bu “kim söz almak ister?” diyerek olur, ama daha da iyisi bazı noktalarda herkese tek tek fikir sormaktır.


Herkes konuşmaya başladığındaysa bir diğer takım tuzağı devreye girer: Söz kesmek, dinlememek. İşte bu noktada da iletişim düzenini devreye almak, mümkünse el kaldırıp söz alarak konuşmak veya bir kişinin (ki ben ona eğitimlerimde “Divan Başkanı” demeyi seviyorum) sözü dağıtmasını sağlamak gerekir. Böylece takımdaki tüm akıl bir havuzun içine dökülür; söylenen söz dinleniyorsa da o havuz dolar! Yani bir taraftan iki musluktan su akan, ama sızdırdığı için de aynı anda boşalan bir “havuz problemi” olmaktan çıkıp, kurumlarımızın, takımlarımızın kurtarıcısına, kolektif akıl (ortak akıl değil!) mekanizmasına dönüşür! Her sorunumuza da en iyi çözüm işte böyle “konuşan” takımlarla bulunur.


(Komik hikaye olarak da şununla bitireyim: 3 aydır birlikte çalıştığımız kadın takımıyla Whatsapp üzerinden, uzay gemisinde zor duruma düşen 14 kişinin anlatıldığı bir “senaryo tamamlama” oyunu oynadık. İdman bittikten sonra gece yarısına kadar süren bu senaryo sayesinde akşam boyunca kahkahalarla güldüm, enfes şeyler çıktı ortaya! Yalnız arkadaşların en az 4 tanesi laf arasında “bu sorunu çözebilmek için hemen bir araya gelip konuşmaya başlamışlar, zaten Houston’la da bağlantı kesikmiş!” türü ifadeler kullanmışlar. Bu beni ciddi ciddi çelişkiye düşürdü: Takım çalışmalarımız çok faydalı oldu da artık herkes “önce konuşalım” mı diyor, yoksa ben bunu çok tekrar ettiğim için arkadaşlar takım halinde benimle kafa mı buluyorlar?!... 😊 😊 😊)

Kommentare


bottom of page