top of page

SPORCULARIN ÇOK İYİ BİLDİĞİ VE İŞ DÜNYASININ ÇOK İHTİYACI OLAN ŞEY...

Güncelleme tarihi: 24 Tem 2020




Birlikte çalışmaya başladığımı kadın voleybol takımıyla bu haftaki eğitimim sırasında bir aydınlanma anı yaşadım. Kimse farkına varmadı, ama benin kafamda bir şimşek çaktı! Sporcuların çok iyi bildiği, hatta bilmeyi bırakın, farkında olmadan yaptığı ve iş hayatında herkesin çok işine yarayacak “o şey” adeta bir cisme büründü gözümde. Teorik bilgi, bir anda "elle tutulur" hale geldi benim için...


Şirket eğitimlerimizde çok sık kullandığımız, tüm takımın çember halinde dizildiği bir uygulama yapıyorduk. Uygulamanın ekibi en çok zorlaması, tekrar tekrar deneme yapılması ve benim de en çok "laf atmam" gereken noktada hiç bir şey olmadı! Voleybolcu arkadaşlarım son derece doğal bir şekilde, birbirleriyle şakalaşarak, ama hiç duraksamadan denemeye devam ettiler. Dışarıdan bir komuta falan da hiç ihtiyaçları olmadı....deyim yerindeyse zaten işleri buydu: Zorlanmak, tekrar denemek ve yapana kadar devam etmek. Günde 2, haftada 10 idmanda, yılda 9 ay boyunca maçlar da dahil binlerce saat boyunca zorlamaya devam etmek! Nabzın iki saat boyunca ortalama 130 attığı, herkesin yorgun olduğu ve zorlandığı, her saniye 5 farklı antrenör (veya yüzlerce-binlerce seyirci!) tarafından gözetlenilen bir  ortamda zorlanmaya devam etmek. Zorlanan şeyin vücudun bir kası ise nasıl gelişeceğini, doğru yapılmaya çalışılan teknik bir hareketse beyin-vücut koordinasyonunun ne kadar otomatik hale geleceğini ya da aşılması gereken şey tamamen kafadaysa ne kadar olgunlaşılacağını hayal edebiliyor musunuz?


Çemberin içinde, uygulamanın o noktasına gelindiğinde hep söylediğim şeyleri susmak durumunda kaldığımda şaşırdım. Ne oluyor, diye sordum kendime ve yukarıdaki yanıtı buldum. Ofiste, sahada veya üretimde çalışırken her şey bu kadar net olmayabiliyor profesyoneller için; zira o işi daha iyi yapmak için iletişim yetkinliğini geliştirmenin şart olduğu (örneğin servis atmak gibi), fireyi azaltmak için her günün en başında takım halinde planlama toplantısının (yöneticiysen toplantı düzenlemenin, ekip üyesiysen toplantıya katılmanın) şart olduğu veya satış ekiplerinin sahadan aldıkları geri bildirimleri telefonda bir uygulama üzerinden anında rapor etmesinin (ortak bir hücum planını uygulamak gibi) bir zorunluluk olduğu gerçeğini ayrıca kabul ettirmek gerekiyor çoğu zaman. Ben yıllardır böyle yaptım niye şimdi değiştireyim, diyen bir ekip üyesine yapıcı iletişimin önemini, sabah toplantısının faydasını, uygulama kullanmanın bizi daha başarılı kılacağını anlatmak zorunda kalıyoruz! Buna "değişim yönetimi" diyoruz, yüzlerce adam/saat, eğitim bütçesi, yönetici zamanı bu işe ayrılıyor. Oysa sahada kimse bunu konuşmuyor bile: O bloğu yapamadığın anda kenara geliyorsun, öbür maç ilk 6'da değilsin; savunma planına uymadığın anda takımın sayı yiyor ve herkes hatanın kimde olduğunu görüyor... Ya da örneğin bir tri-atletsen, o idmanı yapmadığında yarışı bitiremeyeceğini biliyorsun. Dolayısıyla bir sporcu için en doğal şey "zorlanmak", değiştirmek, geliştirmek. O sahaya, o takıma giriş şartın kafanı kullanarak kan ter içinde kalmak. 


İş hayatında da nabzı yükseltelim, baskıyı arttıralım, sürekli daha yakında gözetleyelim demiyorum kesinlikle, ne olur yanlış anlaşılmasın... Ama acaba herkesi sporcu mu yapsak? Şimdi daha iyi anlıyor muyuz iş yerlerinde kurulan bisiklet veya yürüyüş gruplarını… Ya da belli bir yaştan sonra yüzmeye, uzun mesafe koşuya başlayan ve iş hayatında da son derece başarılı olan insanları. Evet evet, en iyisi herkesi sporcu yapalım 😊

Comments


bottom of page