.Chicago Bulls’un Michael Jordan basketbolu bıraktıktan sonraki ilk sezonu;
.Play-off’un 3.maçı;
.Bulls 2-0 geride ve kendi evinde oynadığı bu maçı da kaybederse şansı kalmayacak!
.New York Knicks bir basket daha buluyor ve skoru eşitliyor,
.Maçın bitimine yalnız 1.8 saniye var;
Bundan sonrasını Koç Phil Jackson’dan dinliyoruz:
“Hemen bir mola alıp Toni’nin Scottie’ye pas vereceği oyunu planladım [Toni Kukoc ve Scottie Pippen]. Bir karışlıklık oldu o ara. Scottie homurdanıyordu. Bir önceki oyunda sıkışıklık yarattığı ve onu kötü şut atmaya zorladığı için Toni’ye çok kızmıştı. […]
Scottie’ye bir önceki oyunda her ne olduysa ona takılmamasını söyledim: “Sayı için eline fırsat geçti ve olmadı. Şimdi başka bir şey yapmak zorundayız”. Arkamı döner dönmez benim için problem hallolmuştu. Fakat birkaç saniye sonra şöyle ortalığa bir göz atınca, bench’in sonunda kamburunu çıkararak oturmuş dik dik bakan Scottie’yi gördüm.
“Oynuyor musun oynamıyor musun?” diye sordum. Davranışı çok şaşırtmıştı beni.
“Oynamıyorum!” diye cevap verdi.
Gafil avlanmıştım bu cevaba, fakat tartışacak vaktim de yoktu. Bir mola daha aldım ve Scottie’yi Myers ile değiştirdim. O da Kukoc’a mükemmel bir pas çıkardı ve Toni son saniyede bize maçı kazandıran şutu fırlattı. Scottie öylece kalakalmıştı.
[…] Scottie sporun dile dökülmemiş kurallarından birini çiğnemişti. Doğrusu takım arkadaşlarının onu affedip affetmeyeceğini tam kestiremiyordum. […] Takımdaki en fedakâr oyunculardan biriydi. Bu yüzden Michael Jordan ayrıldıktan sonra onu kaptanlığa getirmiştim. Ne yazık ki bütün bunlar o an olanları değiştiremezdi. Arkadaşlarının güvenini sarsmıştı” (Kutsal Çemberler, Phil Jackson&Hugh Delehanty)
Şehir dışındaki 3 günlük bir takım çalışmasını tamamlayıp dün akşam eve geri döndüm. Aklım -ve yüreğim- hâlâ görüntülerle dolu… Son gün “takım çemberinin” içinde herkes tek tek konuşurken, en gençlerden birinin söyledikleri aklımdan çıkmıyor:
“Hiç tahmin edemeyeceğim sonuçlar ortaya çıktı takımda, ben de kendimden hiç beklemeyeceğim şeyler yaptım!”
Bir takım mucizesine tanık olmuştu. Daha da ötesi, takım mucizesini yaratanlardan biriydi! Takımı çalışma başlamadan önce tahmin edebileceklerinden çok çok daha büyük bir sonuca ulaştığı, diğer takımlardan 2 kata daha başarılı olduğu an oradaydı. O takımın bir parçasıydı…
Ne dersiniz, Scottie Pippen’ın o moladan sonra takıma geri kabul edilmiş midir? (Soruya benim yanıtım yorumlarda 😊)
Hep birlikte bitirelim: Siz de bir takım mucizesinin oyuncusu oldunuz, eminim. Peki o takımı “takım” yapan neydi? Bu kadar zaman sonra bile düşündüğünüzde aklınıza ilk olarak o takımın gelmesini sağlayan şey, o takımın farkı tam olarak ne?
(Fotoğraf: Mark Umbrella – 500px)
Comments