top of page

Zorluklar, Kalp Ameliyatı ve Su Alan Tekne

Şu anda iş hayatımda önemli bir zorluk yaşıyorum. Kendi işimle ilgili, bana ait bir proje söz konusu ve benimle birlikte 3 kişi daha bu projede çalışıyor. Projenin bütünü düşünüldüğünde oldukça ufak bir konu başlığı ama 2 aya yakın süredir bütün gidişatı olumsuz etkiliyor bu sorun! İşin sahibi olarak da tüm sorumluluk bana ait ve sorunu mutlaka çözmem gerek.


Etrafından dolaşabileceğim veya erteleyebileceğim bir şey değil ama ben tam 2 aydır takıldım kaldım. Ciddi bir zorluk yaşıyorum.

Ben Horowitz’in “The Hard Thing About HardThings” (Zorluklar Hakkındaki Zorluk, diye çeviriyorum) kitabını okuyorum bu günlerde. Yazarın çıkış noktası -mealen- şöyle “bireysel gelişim kitapları size liderliği, yöneticiliği, sorun çözmeyi anlatır ama ihtiyacınız olan bu değildir. Günlük iş hayatında karşılaştığınız zorluğu nasıl aşacağınızı göstermez bu kavramlar”. Gerçekten de oturup 3 kitap daha bitirsem bile şu anda yaşadığım zorluğa doğrudan faydası olmayacak… Evet perspektifim değişip farklı bir yönden konuya yaklaşabilirim veya motivasyonum artar ve daha büyük bir gayretle konuya eğilirim belki ama zorluğu aşmamı sağlayacak olan şey bunlar değildir (ama tabii katkıları olacaktı)… Peki bunlar değilse nedir zorlukları aşmamızı sağlayan şey?


“Zorluk” deyince ne kadar görece bir kavram olduğunu da düşünmek lazım. Geçtiğimiz günlerde iki örnek bana bu göreceliliği düşündürdü; birincisi İzmir depremi sırasında açık kalp ameliyatı yapmakta olan arkadaşım! Hasta açıktı, dedi, “ellerin titremeden nasıl durabildin” diye sorduğumdaysa, elleri bırak zaten sedye gidip gelmeye, ameliyattaki ekip çığlık atmaya başladı, diye yanıt verdi! Sonra tüm hastane boşaltılmış, ameliyat bitene kadar yalnız kalmışlar; ekipten ağlayanlar olmuş. Zorluk mu istiyorsunuz, işte size bambaşka bir ölçek!!! Diğer örnek ise “Vendée Globe” (yelkenliyle tek kişi olarak dünya çevresinde, durmadan ve yardım almadan dönülen 80–90 günlük yarış). Yarışçılar kendi videolarını çekip gönderiyorlar ve böylece gelişmeleri çok hızlı şekilde öğrenme şansımız oluyor; işte bu videolardan biri gece karanlığında teknenin içinde çekilmişti. Dışarıdan felaket bir rüzgâr ve dalga sesi geliyordu (nitekim daha sonra öğrendik ki 35 Knot hava varmış!) ve teknenin içinde yarışçının bileğine kadar su vardı! Yani tekne su alıyordu!!! Atlantik Okyanusu’nun bir yerinde, gece vakti, fırtınada ve büyük süratle giden bir teknede, tek başına… Buyurun size bir “zorluk” vakası daha.


Zorluğun göreceliliği, yaşanan olayların birbiriyle karşılaştırılamayacak olmasından kaynaklanıyor. “Hangisi daha zor” diye sormak mümkün değil, zorlukla karşılaşan kişinin o anda yaşadıkları sadece önemli olan. Yani kimseye “ohoo bu da bir şey mi?” deme hakkımız yok çünkü bizim için basit gibi görünen bir zorluk, onu yaşayan kişinin içinde bulunduğu şartlar gereği kendisine Everest’e tırmanmak gibi geliyor olabilir. Ya da örneğin benim şu anda yaşadığım zorluk sizin için 2 dakikada çözülebilecek bir şeydir ve gülüp geçersiniz… Ama burada önemli olan, zorluğu yaşayan kişinin içinde bulunduğu durum ve onun hissettikleri.


3 Olayın da ortak noktası çok net: Zorluğu o anda aşabilecek tek kişi sensin! Eğer sen yapmazsan olmayacak, hasta sedyede kalacak, tekne batacak ve proje hayata geçmeyecek. Ve burada ihtimal hesaplarının veya başarma şansının yüzde kaç olduğunun hiçbir önemi yok.


Bunları düşünecek zaman yok, bunları düşünmeye gerek yok…

Çünkü şans çok düşük olsa da elindeki tek şans, al ya da bırak… Bile değil, hemen al, her şeyinle al, ne biliyorsan yap zamanı. Zorluğu yenmenin formülü de bu işte: Zorluğu yenmek. Farkında olmak, yüzleşmek ve mücadele etmek.


Sonuç mu? Benim projem başarılı olacak; tekne batmadı yarışa devam ediyor, hasta da kurtuldu.

Comentarios


bottom of page